top of page

Gürcistan’da Yönetim Krizi ve Avrupa Birliği Yanlısı Protestolar: Hükümet Değişecek mi?

2024 yılının son çeyreği Gürcistan için kuşkusuz hareketli bir dönem oldu. Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili'nin usulsüzlüklerle dolu olmakla eleştirdiği son parlamento seçimlerinin sonuçlarını protesto etmek için Tiflis sokaklarına dökülen halk, muhalefet partilerinin de desteği ile yaklaşık bir ay kadar sokakta kalmaya devam etti. Başbakan Irakli Kobakhidze’nin Avrupa Birliği sürecinin tek taraflı olarak askıya alındığını açıklamasıyla Aralık ayında protestoların “ikinci dalga”sı başladı. 14 Aralık’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine tek aday olarak giren Mikheil Kavelashvili, halk yerine Seçim Kurulu tarafından seçilse de mevcut Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili koltuğundan inmeyeceği mesajını verdi. Halkın büyük çoğunluğu ise hile yapıldığı iddia edilen meclis seçimlerinden beri yaşanan her şeyin hükümsüz olduğu görüşünde.



2024 yılının son çeyreği Gürcistan için yalnızca siyasi krizlerin değil, aynı zamanda bir kimlik mücadelesinin de sahnesi oldu. Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili'nin usulsüzlüklerle dolu olduğunu iddia ettiği son parlamento seçimlerinin sonuçlarına karşı Tiflis sokaklarına dökülen halk, Avrupa Birliği yanlısı bir geleceği savunurken, meclisteki Gürcü Rüyası Partisi ise Rusya’ya yakın bir siyasi çizgi izliyor. Bu durum, ülkede demokratik yönelim ile otoriter bir sistem arasında yapılacak bir tercihi kaçınılmaz hale getirmiş durumda.

Avrupa Parlamentosu'nun Gürcistan'daki parlamento seçim sonuçlarını "önemli usulsüzlükler" nedeniyle reddeden bağlayıcı olmayan bir kararı kabul etmesinden birkaç saat sonra, 28 Kasım’da başbakan Kobakhidze müzakere sürecinin durdurulduğunu açıkladı. Gürcü Rüyası Partisi’nin son yıllarda aldığı kararlar, Rusya’daki otoriter uygulamaların bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Özellikle sivil toplumu kriminalize etmeye yönelik "yabancı ajanlar yasası" ve buna benzer hukuki düzenlemeler, Avrupa Birliği'nin sert eleştirilerine neden oldu. Eleştiriler, bu politikaların demokratik değerleri yok sayarak Rusya'nın otoriter yönetim biçimini Gürcistan’a taşımaya yönelik bir girişim olduğu yönünde yoğunlaşıyor.

ree

Protestocular Başbakan Irakli Kobakhidze'nin Gürcistan'ın AB'ye katılım müzakerelerini askıya alma kararını protesto ederken  [Davit Kachkachishvili/Anadolu].




Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasından bu yana geçen sürenin büyük bölümünde Gürcistan Batı'ya yakın durdu ve Rusya'nın etkisini azaltmaya çalıştı. Geçen yıl AB'ye girmek için resmi bir aday oldu ve nihai NATO üyeliği sözü verildi. AB'ye katılma hedefi 2017 yılından bu yana Gürcistan Anayasasında yer almaktadır.


Batılı hükümetler ve ABD hükümet kuruluşları tarafından finanse edilen Washington merkezli sivil toplum kuruluşu National Democratic Institute tarafından yapılan bir ankete göre Gürcistan'da halkın neredeyse yüzde 80'i ülkelerinin AB üyesi olmasını istediklerini söyledi.

Gürcistan’daki mevcut yönetim, Rusya’nın stratejik çıkarlarına hizmet edecek şekilde toplum üzerinde kontrolü artırmaya çalışırken, Moskova’daki bazı politikaları birebir uyguluyor. Özellikle kadın hakları, LGBT bireylerin hakları ve ifade özgürlüğü gibi konularda meclis, Rusya’dakine benzer şekilde muhafazakâr ve baskıcı bir tutum sergiliyor. Feminizm ve LGBT karşıtı söylemler giderek artarken, bu değerler Gürcistan halkının önemli bir kısmının benimsediği Avrupa demokrasisi vizyonuyla çelişiyor.
Protestolara katılanlar, yalnızca Avrupa Birliği üyeliği için değil, aynı zamanda bu değerlerin korunması adına sokakta olduklarını ifade ediyor. Cumhurbaşkanı Zourabichvili'nin mücadelesi, otoriter eğilimlere karşı bir direniş olarak görülürken, halkın talepleri de yalnızca siyasi değişim değil, toplumsal bir dönüşüm çağrısı niteliği taşıyor.

Avrupa Birliği müzakerelerini durdurma kararı, halkın meclise ve iktidardaki Rüya Partisi’ne  karşı duyduğu hoşnutsuzluğun bu yıl protestolara yol açtığı ilk olay değil. Gürcü Rüyası başlangıçta kendisini Avrupa-Atlantik entegrasyonunu hedefleyen Avrupa yanlısı merkez sol bir parti olarak tanımlıyordu. Ancak zamanla açıkça kültürel olarak muhafazakâr ve AB fikrine şüpheyle yaklaşan bir ideolojik yönelimi ağır bastı.

Mayıs ayında parlamento çoğunluğunun oyuyla Rüya Partisi’nin "yabancı ajanlar yasa tasarısını" (foreign agents bill) kabul etti. Yasa, fonlarının yüzde 20'sinden fazlasını Gürcistan dışından alan sivil toplum ve medya kuruluşlarının "yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten" kuruluşlar olarak kayıt yaptırmasını gerektiriyor. Bu durum Tiflis'te ayaklanmalara yol açmış, yasayı eleştirenler yasanın medya özgürlüğünü kısıtlayacağını ve Gürcistan'ın AB'ye katılma hedefini tehlikeye atacağını savunmuştu. Bağımsız ve herhangi bir siyasi partiye bağlı olmayan Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili, CNN'e verdiği röportajda yasayı Rusya'da kabul edilen bir tasarının "birebir kopyası" olarak niteledi.




Batı’nın Tepkisi


ABD ve AB, Gürcistan'da artan otoriterleşmeyi ve polisin protestoculara yönelik saldırgan tutumunu eleştirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı "polisin Gürcülere karşı aşırı güç kullanmasını" kınadı ve iktidar partisinin "anti-demokratik eylemleri" nedeniyle ABD-Gürcistan Stratejik Ortaklığını askıya aldığını açıkladı.

Bakanlık Sözcüsü Matthew Miller yaptığı açıklamada, "Gürcistan hükümetine Avrupa-Atlantik yoluna geri dönmesi, tüm parlamento seçim usulsüzlüklerini şeffaf bir şekilde soruşturması ve toplanma ve ifade özgürlüklerini kısıtlayan anti-demokratik yasaları yürürlükten kaldırması çağrımızı yineliyoruz" dedi.


Reuters'a göre Başbakan Kobakhidze ABD'nin eleştirilerini reddetti ve polisin "devleti anayasal düzeni ihlal etmeye yönelik başka bir girişimden başarıyla koruduğunu" söyledi. Gürcü Rüyası da Rusya ile bağlantılı olduğunu reddetti.

Kobakhidze partinin Gürcistan'ın AB üyeliğine bağlılığını sürdürdüğünü ve sadece AB politikacılarının "şantaj ve manipülasyonlarına" karşı çıktığını vurguladı. Ancak Batı, partinin niyetine şüpheyle yaklaşmaya başladı. Yüzlerce Gürcü diplomat ve devlet memuru da AB müzakerelerinin ertelenmesini hukuksuz olarak nitelendiren açık mektuplara imza attı.


Avrupa Birliği yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Gürcistan makamlarının izlediği yol ve demokratik gerileme, katılım sürecinin bu yılın Haziran ayında fiilen durmasına yol açmıştır." Avrupa yanlısı protestoculara yönelik polis şiddetinin kınandığı açıklama şu sözlerle sona erdi "AB, Gürcistan halkının ve onların Avrupalı bir gelecek için yaptıkları tercihin yanındadır. AB kapısı açık kalmaya devam etmektedir ve Gürcistan'ın Avrupa değerlerine dönüşü ve AB'ye katılım yolu Gürcistan liderliğinin elindedir."


Reuters’ın haberine göre Gürcistan'da görev yapan 100'den fazla diplomat, yeni hükümetin AB üyelik müzakerelerini askıya almasını eleştiren açık bir mektup imzaladı. Ayrıca uluslararası güvenlik ve ilişkiler alanında araştırma analisti Nino Lezheva, Anayasayı ve Gürcistan'ın Avrupa-Atlantik yörüngesini korumaya kararlı meslektaşlarıyla birlikte, son 48 saat içinde 400'den fazla kişinin imzaladığı kurumlar arası bir açık mektup başlattı. Bu mektupta, Gürcistan kamu sektörü çalışanları olarak 28 Kasım'da yapılan açıklamaya katılmadıklarını ifade ettiler ve barışçıl protestoculara karşı orantısız güç kullanımını şiddetle kınadılar.


Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Seçim Kurulu tarafından gerçekleştirilmesi ve halkın oy kullanma sürecine dahil edilmemesi, otoriterleşme yolunda atılmış bir diğer adım olarak yorumlanıyor. Mikheil Kavelashvili’nin tek aday olarak seçilmesi, bu durumu daha da pekiştiriyor. Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili'nin seçimlerin demokratik bir zeminde gerçekleşmediğine dair açıklamaları, meşruiyet krizini daha da derinleştiriyor.


Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve İktidar Değişimi

Parlamento ayrıca 2024 Gürcistan cumhurbaşkanlığı seçimleri için de 14 Aralık tarihini belirledi. 2017 anayasa reformundan sonra cumhurbaşkanı artık halk oylamasıyla değil, 150 milletvekilinin tamamı, Abhazya ve Acara özerk cumhuriyetlerinin yüksek konseylerinden ve yerel organlardan gelen tüm temsilcilerin dahil olduğu 300 üyeli bir Seçim Kurulu aracılığıyla seçiliyor. Seçim Kurulu'nda çoğunluğa sahip olan Gürcü Rüyası Partisi, müttefiki Halkın Gücü Partisi üyesi aşırı sağcı Mikheil Kavelashvili'yi cumhurbaşkanlığına aday gösterdi.

Eski milli futbolcu ve 2016’dan beri milletvekili görevini yapan Mikheil Kavelashvili, 14 Aralık günü yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Ülke tarihinde ilk kez cumhurbaşkanı, parlamentodaki 300 kişilik Seçim Kurulu tarafından belirlendi.

Eski Cumhurbaşkanı Zourabichvili Aralığın başında yaptığı açıklamada, görev süresi bu ay sona erdiğinde istifa etmeyeceğini, yeni parlamentonun gayrimeşru olduğunu ve halefini belirleme yetkisi olmadığını söyledi. Seçime iktidar partisinin gösterdiği tek adayın katıldığını bildiren Zourabichvili, bu tutumun demokrasiye aykırı olduğunu kaydetti. İktidar partisinin çoğunlukta olduğu 300 koltuklu Seçim Kurulu'ndaki oylamaya 61 muhalefet milletvekili katılmamıştı.


Gürcistan Parlamentosu Başkanı Shalva Papuashvili’nin daha önce duyurmuş olduğu gibi,  yeni cumhurbaşkanı Mikheil Kavelashvili’nin yemin törenini 29 Aralık'ta gerçekleşti. Papuashvili, anayasayı ihlal etmekte suçladığı Zourabichvili'nin 29 Aralık'ta görevden ayrılması gerektiğini vurgulamıştı. Cumhurbaşkanı Zourabichvili, 28 Kasım 2018'de Gürcistan'ın 5'inci ve ilk kadın cumhurbaşkanı seçilmişti. Öte yandan Zourabichvili, cumhurbaşkanlığı seçiminin olduğu günü AB yanlısı gösterilere katılarak eylemcilere hitap etti. 26 Ekim’de yapılan parlamento seçim sonuçlarını kabul etmediğini hatırlatarak seçimlerin yenilenmesi taleplerini yineledi. 






 
 
 

Recent Posts

See All

Comments


Arda Yurtçu

Étudiant (M1) en droit

bottom of page